ZİYA PAŞA


Ziya Paşa, (d. 1825İstanbul - ö. 17 Mayıs 1880Adana) Türk yazar, şair ve devlet adamı. Asıl ismi "Abdülhamid Ziyaeddin" dir.
19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamlarından birisidir ve en çok eser veren Tanzimat çağı yazarlarındandır. Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte “batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan Osmanlı aydınları arasında yer alır.
Sultan Abdülaziz döneminde Avrupa'ya kaçarak Genç Osmanlılar arasına katılmış ve gazete çıkararak devrin hükümeti ile mücadele etmişti; yurda dönüşünde çeşitli valiliklerde bulunmuş ve son görev yeri olan Adana'da hayatını yitirimiştir.
"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" ve "Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" gibi kimi beyitleri darb-ı mesel olmuştur.
Kurtuluş Savaşı'nın ünlü komutanlarından Reşat Bey (Çiğiltepe)'in babasıdır.1825 yılında İstanbul'da dünyaya geldi (Doğum yılını 1829 olarak gösteren kaynaklar da vardır). Babası, Galata Gümrüğü'nde kâtiplik yapan Erzurum'unİspir ilçesinden Ferideddin Efendi, annesi Itır Hanım'dır. Asıl adı "Abdülhamid Ziyaeddin'" dir.
Hayatı 
Öğrenimine Kandilli’de başladı; Süleymaniye yakınlarındaki “Mekteb-i Ulum-i Edebiye”’de devam etti[3]. Özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi.
Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi'nde katip olarak çalıştı. Bu sırada devam ettiği Arapça ve Farsça dersler ile klasik edebiyatta ustalığını ilerletti ; devrin şair ve alimlerinin bir araya geldiği Lebib Efendi Konağı’ndaki toplantılara katıldı .
Şairlikte ve Sadaret Kalemi’ndeki başarılarını takdir eden Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın aracılığıyla 1855'te sarayda Mabeyn Katipliği'ne atandı. Bu sırada Fransızca öğrendi. Molière’in Tartuffeadlı eserini “Tartüf yahut Riyanın Encamı” adı ile çevirerek Türk edebiyatının ilk manzum tercüme piyesini ortaya koydu Louis Viardot’un “Endülüs Tarihi”, Cheruel ve Lavelle adlı yazarların “Engizisyon Tarihi” adlı eserlerini Fransızca’dan Türkçe’ye çevirdi. Bir yandan da Hersekli Arif Hikmet Bey’in Laleli’deki evinde düzenlenen Encümen-i Şuara Topluluğu toplantılarına katıldı.
1859’da Mustafa Reşit Paşa’nın vefatından sonra sadrazam olan Mehmet Emin Ali Paşa ile anlaşamadığından yeni görevlere atanarak saraydan uzaklaştırıldı. Bu sırada yazdığı “Terci-i Bend” şiiri ile ilk defa edebiyat alanında ün sağladı. 132 beyit uzunluğunda, divan tarzında bir eser olan bu şiirde kainat ve dünyayı yeni bir bakışla kavrama çabası görülür ve devrin hükümeti üstü örtük olarak eleştirilir
Saraydan uzaklaştırıldıktan sonra önce Atina elçiliğinde görevlendirilen Ziya Paşa, 1861'de Kıbrıs Mutasarrıfı oldu ve “Paşa” ünvanını aldı; Kıbrıs’ta sıtmaya yakalandığı gibi bir çocuğunu ve babasını orada kaybetti[2]; 1863'te Amasya, 1865’te Canik Mutasarrıfı oldu; 1866’da İstanbul’a dönebildi; Kıbrıs dönüşü hasta olan eşini de kaybetti.
Yönetime muhalif olan İttihak-ı Hamiyet Cemiyeti'nin (sonraki adıyla Yeni Osmanlılar) üyesi olan Ziya Paşa, Diyarbakırlı Flip Efendi’nin çıkardığı Muhbir Gazetesi’ndeki hükümeti eleştiren yazılar yayımlaması yüzünden Nisan 1867’de yeniden Kıbrıs'a atandı.

Eserlerinin Özellikleri [değiştir]

Tanzimat çağı yazarları arasında Namık Kemal ve Abdülhak Hamit Tarhan’dan sonra en çok eser verenlerden birisi Ziya Paşa’dır[1]. Daha çok şiir tarzında eser verdi.
Eserlerinde baskıcı yönetime karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu. Batılılaşma yanlısı, yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer aldı. Namık Kemal ve Şinasi ile birlikte yeni Türk edebiyatının temellerini attı. Türk edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını istedi, şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savundu.
Şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı ama içerikte hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işledi. "Terci-i Bend" ve "Terkîb-i Bend" isimli iki şiirinde ise insanın yargısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı, Tanrı'nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu. Bu iki ünlü manzume, başlıbaşına bir eser olarak pek çok defa basıldı[1].
1874-1875'te Arap, Fars ve Türk şairlerin şiirlerini "Harabat" adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı. Antoloji için yazdığı manzum önsöz, “Mukaddeime-i Harabat”, ayrı bir eser olarak da basılmıştır[1]. Bu önsözde divan edebiyatını övmesi, Namık Kemal ile aralarının bozulmasına sebep olmuş; Namık Kemal karşılık olarak "Tahrib-i Harabat" adlı manzumeyi kaleme almıştır.
Ziya Paşa'nın manzum eserlerleri önce damadı Hamdi Paşa tarafından “Eş’ar-ı Ziya” adıyla, daha sonra Süleyman Nazif tarafından ”Külliyat-ı Ziya Paşa” adı altında birer ciltte toplandı. Ali Paşa’yı hicvetmek için yazdığı “Zafername” adlı bir manzumesi de vardır.
Ziya Paşa, şiir dışında siyasi konular üzerine küçük kitaplar kaleme aldı. “Rüya”, “Veraset-i Saltanat-ı Seniyye”, “Ziya Paşa’nın Arzuhali” bu eserlerdendir.
Gazetelerde yazdığı makaleler arasında Hürriyet’in 7 Eylül 1868 tarihli 11. sayısında[8] yayımladığı “Şiir ve İnşa” başlıklı makalesi çok meşur olmuştur. Bu makalesinde şiirde halk şiirinden faydalanmak ve halkın anlayabileceği dili kullanmak gerektiğini söyler.
Engizisyon Tarihi ve Endülüs Tarihi adlı iki tarih kitabını Fransızca’dan Türkçe’ye çevirdi; Molière’in Tartüffe eserini Türkçe’ye çevrirerek Türk edebiyatının ilk manzum piyesini ortaya koydu.Jean-Jacques Rousseau’dan yaptığı "Emile" tercümesi yayınlanmış eserleri arasında yer aldı[1].
Ziya Paşa,
"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmazŞahsın görünür rütbe-i aklı eserinde"
şeklindeki deyimleşen beyitin de yazarıdır.